Kapora: Bağlanma Parası (Pey Akçesi), Cayma Bedeli ve Cezai Şart
- Dal Hukuk
- 16 Haz
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Haz
Özet :
Bir sözleşmenin yapılması sırasında taraflardan birinin diğerine bir miktar para ödemesi, yaygın bir uygulamadır. Yapılan bu ödemede farklı amaçlar bulunabilir. Halk arasında bu ödemelere genel olarak kapora denilmektedir. Kapora, halk arasında yaygın olarak kullanılan bir ifade olsa da hukuki bir terim olmayıp Türk Hukuk Mevzuatı’nda yer almamaktadır. Uygulamada kapora, Türk Borçlar Kanunu’nun "Genel Hükümler" başlıklı birinci kısmının "Borç İlişkilerinde Özel Durumlar" başlıklı dördüncü bölümünün üçüncü ayrımında bağlanma parası, cayma parası ve ceza koşulu (TBK m. 177-182) yerine kullanılmaktadır.
Kanun koyucunun bu üç farklı kurumu aynı çatı altında düzenlemiş olmasının sebebi, aralarındaki benzerliklerdir. Ceza koşulu diğer kurumlardan epey farklı özellikler taşımaktadır. Bu üçü, aralarında birçok yönden benzerlikler bulunmasına rağmen, aslında nitelik olarak birbirinden farklı kavramlardır. Hukuki uyuşmazlığın tam anlamıyla kavranabilmesi için kapora olarak verilen paranın bağlanma parası niteliğinde mi yoksa cayma parası niteliğinde mi verildiğinin tespiti gerekmektedir. Bu çalışmamızda bağlanma parası, cayma parası ve ceza koşulu arasındaki farklılıklar ele alınacaktır.
Halk Arasında Kapora Olarak Bilinen : Bağlanma Parası (Pey Akçesi)
Bağlanma parası, Türk Borçlar Kanunu’nun m.177'de düzenlenmiştir. Mezkur hüküm, "Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür." şeklindedir. Bu hükümden yola çıkarak bağlanma parası/kapora şu şekilde tanımlanabilir: Sözleşme görüşmelerinin bittiği ve sözleşmenin kurulduğuna kanıt olarak bir tarafın diğer tarafa sözleşme kurulurken verdiği bir miktar paraya bağlanma parası (kapora) denir.
Bağlanma parası (pey akçesi/kapora), sözleşme yapılırken bir kişinin vermiş olduğu paradır. Kapora olarak da adlandırılan bu para cayma parası değildir. Sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça bu para, alacaktan düşülür. Bağlanma parasının (kapora) amacı, hem sözleşmenin yapıldığına delil oluşturmak hem de kısmi ifadır. Bağlanma parası, sözleşmenin geçerli olması için gerekli bir şekil şartı olmayıp sözleşmenin kurulduğu yönünde ispat aracıdır.
Sözleşmenin butlan veya iptal gibi nedenlerle geçersiz hâle gelmesi durumlarında ise verilmiş olan bağlanma parasının akıbetini ortaya koymak gerekir. Bu durumda, bağlanma parası olarak parayı alan kişinin, aldığı parayı iade etmesi gerekecektir. Çünkü bağlanma parası tahakkuk etmeyen bir sebep dolayısıyla verilmiş olacaktır. Bağlanma parası fer’î (yan) bir hak olması nedeniyle bağlı olduğu asıl sözleşme geçerli değilse, yan hak olan bağlanma parası da geçerli olmayacaktır. Sözleşmenin tarafların anlaşması ile ortadan kaldırıldığı durumlarda da, bağlanma parasını veren taraf, vermiş olduğu paranın iadesini isteyebilir. Kapora yani bağlanma parası ister asıl alacaktan mahsup edilsin ister edilmesin, sözleşmenin geçersiz olması halinde veya sözleşmenin taraf iradeleri ile ortadan kaldırılması halinde, bağlanma parası olarak parayı alan kişinin iade etmesi gerekecektir.
Borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi bağlanma parası veren kişinin kusuru olmaksızın gerçekleştiyse (imkânsızlık gibi), bağlanma parasını alan kişinin bu parayı iade etmesi gerekecektir. Yine aynı şekilde, bağlanma parasını alan kişinin borcunu hiç veya gereği gibi ifa edememesinde kusurunun bulunmadığı hallerde de kaporayı/bağlanma parasını alan kişinin bu parayı iade etmesi gerekecektir.
Sözleşmenin ifasının bağlanma parasını/kaporayı veren tarafa yüklenebilecek bir kusur neticesinde ifa edilmemesi durumu ise çeşitli ihtimallere ve somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bağlanma parasını alan tarafın kusuru neticesinde sözleşmenin ifasının mümkün olmaması halinde, bağlanma parasını/kaporayı veren kişi, bu paranın iadesini isteyebilir. Bu durumda, bağlanma parasını veren kişinin kusuru neticesinde sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinde parayı alan kişi gibi parayı veren kişinin de iade davası, sebepsiz zenginleşme kurallarına değil, doğrudan doğruya sözleşme hükümlerine dayanacaktır.
2. Cayma Bedeli
Cayma bedeli ise; kişiye sözleşmenin yapılması sırasında verdiği şeyi parayı yitirme pahasına dilediği zaman sözleşmeden dönme hakkını sağlar. Sözleşmenin yapılması sırasında taraflardan biri diğerine bir miktar para verir ve aralarındaki açık ya da örtülü anlaşmaya göre parayı veren verdiği parayı karşı tarafta bırakması karşılığında sözleşmeden cayma yetkisine sahip olursa, burada cayma parası söz konusu olur. Görüldüğü üzere, cayma bedeli kapora/bağlanma parasından farklı olarak taraflara sözleşmeden dönme yetkisi verir. Cayma parasını veren taraf, verdiğini karşı tarafa bırakmak suretiyle, karşı taraf ise aldığının iki katını, cayma parasını verene vermek suretiyle sözleşmeden dönebilir. Görüldüğü üzere, cayma parası taraflardan her ikisine de sözleşmeden cayma hakkı vermektedir. Bu noktada cayma parasının taraflara seçimlik bir yetki vermesi özelliği karşımıza çıkmaktadır. Bu seçimlik yetki şu şekildedir: Taraflar isterlerse sözleşmeyi ifa ederler, isterlerse cayma parasını ödeyerek sözleşmeden cayabilirler. Asli edim ifa edildikten sonra, sözleşmeden dönmek mümkün değildir. Taraflar sözleşmeden dönmezlerse, cayma parası onu alanın alacağına mahsup edilir.
Bağlanma parasında olduğu gibi cayma parasının istenebilmesi için de sözleşmenin geçerli olması gerekmektedir. Çünkü cayma parası da bir fer’î bir borçtur. Bu sebeple, sözleşme herhangi bir nedenle geçersiz ise, artık cayma parasından da söz edilemeyecektir. Sözleşme geçersiz olmasına rağmen, cayma parasının verilmesi durumunda, alınmış cayma parasının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edilmesi gerekecektir.
Sözleşme yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa verilenin bağlanma parası / pey akçesi / kapora olduğu karine olarak kabul edilir. Verilen paranın cayma parası olduğunu iddia eden taraf bunu ispatlamak durumundadır.
3. Cezai Şart
Üzerinde durulması gereken bir diğer kavram da cezai şart/ceza koşuludur. TBK’nın 179-182 maddelerinde düzenlenen cezai şart, borçlunun asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan fer'î bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır.
Cezai şartın, kanundaki ifadesi ile ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede buna ilişkin bir hüküm bulunması gerekir. Cezai şartın esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri ise, borcun ihlâli hâlinde borçlu tarafından ödenecek tazminatı önceden ve götürü olarak belirlemektir. Bağlanma parası/kapora ise taraflar aralarındaki sözleşmeye bir kayıt koyarak borcun veya tazminatın ifasını garanti altına alabilmektedirler. Bu yönüyle bağlanma parası teminat fonksiyonu da görmektedir. Bağlanma parası aynı zamanda, sözleşmenin taraflara yüklemiş olduğu borçlara uyulması, sözleşmeyle bağlılık anlamına gelen hukukun temel ilkelerinden biri olan ahde vefa ilkesinin işlemesine de hizmet eder.
Sonuç :
Sonuç olarak bir sözleşmenin yapılması sırasında taraflardan birinin diğerine ödediği bir miktar para halk arasında kaporanın niteliğinin tespiti her somut olayda farklılık gösterecektir. Birbirlerine benzerlik gösteren bağlanma parası, cayma parası ve ceza koşulunun uygulamada genel olarak kapora olarak anılması hukuki uyuşmazlıkların doğmasına sebebiyet vermektedir.
Kapora olarak da adlandırılan bağlanma parası (pey akçesi), sözleşme yapılırken bir kişinin vermiş olduğu paradır. Bu para genel ifade ile kapora cayma parası değildir. Sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça bu para, alacaktan düşülür. Cayma bedeli ise; kişiye sözleşmenin yapılması sırasında verdiği parayı yitirme pahasına dilediği zaman sözleşmeden dönme hakkını sağlar. Sözleşme yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa verilenin bağlanma parası / pey akçesi / kapora olduğu karine olarak kabul edilir.
Şartlarının oluşması halinde kapora olarak verilen bağlanma parasını alan tarafın sözleşmenin ifa edilmemesi halinde bu paranın iadesini gündeme gelebilecektir. Yine sözleşme geçersiz olmasına rağmen, cayma parasının verilmesi durumunda, alınmış cayma parasının iade edilmesi gerekmektedir. Bağlanma parası/kapora ile taraflar aralarındaki sözleşmenin ifasını garanti altına alabilmektedirler. Bu yönüyle bağlanma parası teminat fonksiyonu da görmektedir. Cezai şartın ise esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri ise, borcun ihlâli hâlinde borçlu tarafından ödenecek tazminatı önceden ve götürü olarak belirlemektir.
Halk arasında kapora olarak adlandırılan ve uygulamada sıklıkla birbiri ile karıştırılan bağlanma parası, cayma parası ve ceza koşulu birbirinden farklı üç ayrı düzenlemedir. Benzer nitelikteki üç farklı düzenlemenin birbiri ile karıştırılmaması adına somut olayda hukuki nitelemenin profesyonelce yapılmasında fayda vardır. Dal Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak kapora - bağlanma parası ödediğiniz halde bağlanma parasını alan tarafın sözleşme gereği ifada bulunmadığı veya sözleşmenin karşı tarafının cayma bedelini ödemek sureti ile sözleşmeden dönmek istediği hallerde ve buna benzer her olayda sizlere destek vermeye hazırız.