Uluslararası Eşya Taşımasında Uygulanacak Olan CMR Konvansiyonu
- Dal Hukuk
- 20 Haz
- 9 dakikada okunur
Uluslararası Eşya Taşımasında Uygulanacak Hukuk
Karayoluyla yapılan uluslararası eşya taşımalarına uygulanacak kuralın temeli CMR Konvansiyonu'dur. Uluslararası karayolu eşya taşımalarını içeren sözleşmelerde ortaya çıkan sorunların önüne geçmek ve bu sözleşmelerin aynı ve birleşik kurallara tabi olmasını sağlamak amacıyla 19.05.1956 yılında Türkçe resmi tercümesindeki adıyla "Karayolu ile Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmeleri Hakkında Konvansiyon" (CMR) taraf devletler arasında imzalanmıştır. Konvansiyona 56 taraf devlet bulunmaktadır. Türkiye dâhil CMR Konvansiyonu’nun geçerli olduğu ülkeler tek bir yasal sistemle birbirine bağlanmış tek bir yasal bölge oluşturmaktadır. Sonuç olarak Konvansiyon, ulusal yasal sistemlerin yanında ayrı bir sistem olarak kabul edilebilir.
Türkiye, 07.12.1993 tarih ve 3939 Sayılı Kanuın ile CMR Konvansiyonuna taraf olmayı uygun bulmuştur. CMR’nin metni 4 Ocak 1995 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmış, daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne katılma belgesi tevdi edilmiş ve söz konusu sözleşme Türkiye’de usule uygun bir şekilde yürürlüğe girmiştir. Bu sebeple CMR ve ek protokolü Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasına göre kanun hükmündedir. CMR Konvansiyonu’na paralel olarak 6937 sayılı “Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi Elektronik Taşıma Belgesi ile İlgili Ek Protokol’e Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” ve 27 Mayıs 2008 tarihli “Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi Elektronik Taşıma Belgesi” ile ilgili Ek Protokol’e katılmamız uygun bulunarak 31.03.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
CMR madde 1 hükmü ise uygulama alanı içerisinde bulunan her taşıma sözleşmesine uygulanacağına amirdir. Hal böyle olunca, Yargıtay'ın müstekar uygulaması, CMR ile TTK arasında çatışan hükümlerde hangisinin uygulanacağı meselesinde uluslararası taşımalar için daha sonra yürürlüğe giren ve bir iç hukuk kuralı haline gelen CMR’ın öncelikli olarak uygulanması gerektiğinde istikrar kazanmıştır.
"Ülkemiz 30.05.1995 tarihinde CMR Konvansiyonu'nu kabul etmiş ve anılan Konvansiyon hükümleri bu tarihte yürürlüğe girmiştir. T.C Anayasası'nın 90.maddesinin son fıkrası hükmünde “Usulüne uygun yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir.” düzenlemesi mevcuttur. TTK' nun taşımaya ilişkin hükümleri hala yürürlükte ise de, uluslararası taşımalar bakımından daha sonra yürürlüğe giren ve bir iç hukuk kuralı haline gelen CMR Konvansiyonu'nun öncelikli olarak uygulanması gerektiği halde, anılan Konvansiyon hükümleri değerlendirilmeden, makina mühendisi bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir." (11.HD., 2010/4778 E., 2011/15873 K., 25.11.2011 T.)
Sonuç olarak CMR hükümlerinin iç hukukumuzda “kanun ile eş değer” nitelikte bir iç hukuk kuralı olduğunu ifade etmek mümkündür. Bununla birlikte CMR’ın uygulama alanına giren bir hususa ilişkin diğer düzenlemelere göre öncelikli olarak uygulanması gereklidir. Böylelikle TTK ile CMR’ın çatışması durumunda uluslararası karayolu ile eşya taşıma sözleşmeleri hususunda, TTK’ya göre daha özel nitelikte ve sonraki düzenleme olduğu için, CMR’ın TTK hükümlerinden öncelikli olarak uygulanması gerektiği ifade edilebilir. Kanun koyucu, bu hükümlerde kanun ile uluslararası antlaşmaları eş konumda görmektedir. Konvansiyon malların alındığı yer ile teslim edileceği yerin en az biri akit taraf olan iki farklı ülkede bulunduğu takdirde ve ücret karşılığında karayoluyla eşya taşımacılığına yönelik her taşıma sözleşmesi için geçerlidir. Bu da bir akit ülke başlayan ya da sona eren ve başkası hesabına gerçekleştirilen her türlü uluslararası karayolu eşya taşımalarının bazı istisnalar haricinde CMR kurallarına tabi olacağı anlamına gelmektedir.
CMR Sigortası (Taşıyıcının Yurt Dışı Sorumluluğu) ve Genel Şartları
CMR sigortası, uluslararası karayolu ile eşya taşınmasına ilişkin yeknesak kuralların yer aldığı bir konvansiyon olan CMR’ın uygulama kapsamındaki bir taşıma sözleşmesinin tarafı olan taşıyıcının sorumluluğunu himaye altına aldığı bir sigorta türüdür. Bu sigorta türü ile himaye edilen sorumluluk ise, taşıyıcının CMR’den doğan sorumluluğudur. Taşıyıcının CMR kapsamındaki sorumluluk halleri, CMR’de değişik maddelerde yer almaktadır. Taşıyıcı taşınan eşyanın zıyaından, hasarından ve teslimin gecikmesinden (CMR m. 17/1) sorumludur. Ancak taşıyıcının, CMR’da düzenlenen başka sorumluluk halleri de mevcuttur. Bu hallerin CMR sigortasında değerlendirilebilmesi için, bir zarara yol açabilecek nitelikle olmaları gerekmektedir. CMR kapsamında taşıyıcının
sorumluluğu teslim alma ile başlamakta, gönderilene teslim etmekle de son bulmaktadır.
Taşıyıcının Sorumluluğunun Şartları :
Taşıyıcının CMR bağlamında sorumluluğunun bulunması için taşıma sözleşmesine konu eşyanın; CMR m. 17 uyarınca, kaybı yahut eşyada hasarın meydana gelmesi gerekmektedir.
a. Eşyanın Kaybı(Zıyâ Hali) : CMR’de eşyanın kaybına (zıyaa uğraması), ilişkin bir tanım getirilmemiştir. Öğretide eşyanın kaybı, teslim alınan eşyanın gönderilene teslim edilemeyecek durumda olması olarak tarif edilmektedir. Kayıp olma; yanma, çalınma vb. fiili bir sebebe dayanabileceği gibi eşyaya gümrükte el konulması yahut gönderilen haricindeki hak sahibi olmayan bir kişiye teslim edilmesine olduğu üzere hukukî bir sebebe de dayanabilmektedir. Taşıma sözleşmelerinde eşyanın kaybına dair uygulamadan sıkça karşılaşılan örnekler; eşyanın tamamen kaybolması, değerini tümden kaybetmesi, eşyanın sürekli olarak veya belirsiz süreliğine taşıyanın elinden çıkması olarak sıralanabilecektir. Kaybın geçici süre için olup olmadığının belirlenmesi CMR m. 20 çerçevesinde yapılacaktır. Eşyanın fiziki mevcudiyetini muhafaza etmekle birlikte ekonomik değerinin yok olması ve böylece amacına uygun surette kullanılmasının mümkün olmamasını durumları da kaybolma hali kapsamındadır.
Eşyanın kaybı hali, tam kayıp veya kısmî kayıp olarak gerçekleşebilir. Nitekim CMR m. 17’de kısmî ve tam kayıp ayrımı yapılmıştır. Bu ayrıma bağlı olarak da CMR m. 23/3’te tazminatın belirlenmesi, CMR m. 32’de ise zamanaşımı süresinin başlangıcı bakımından farklılıklar oluşmaktadır. Tam kayıp durumunda; eşyanın tesliminin gerçekleşmemesi hali, gönderilenin eşyanın niteliklerinin tümünden mahrum kalması sonucunu doğurmaktadır. Öyle ki taşımaya konu eşyanın ambalajı dahi hak sahibine teslim edilememiş olabilecektir. Eşyada meydana gelen zarar sonucu, eşyanın niteliğini kaybetmesi durumunda; eşyanın halen mevcut bir hurda değeri olabilecektir. Taşınan eşyanın niteliğindeki, eşyanın tümünün özünü ve niteliğini etkilemeyen niceliksel değişim (kütle/hacim/uzunluk azalması) yahut parça eksilmeleri kısmen kayıp olarak değerlendirilmektedir. Örneğin taşımaya konu 50 koli çamaşır makinesinden ikisinin kaybolması yahut araç manevrası sonucu işlevsiz hale gelmesi ve fakat kalanların sağlam teslimi halinde kısmî kayıp hali vardır. Diğer taraftan, eşyanın niceliğindeki azalmanın eşyanın kalan kısmını anlamsız ve değersiz hale getirmesi halinde tam kayıp söz konusudur.
b. Eşyanın Hasara Uğraması : Öğretide hasar kavramı yönünden CMR’nin tümü dikkate alınarak yapılmış ayrı ve detaylı bir tanımı da mevcuttur. Buna göre; taşıma sözleşmesine konu eşyanın fiziksel özelliğinde kötüleşme veya değişme meydana getiren, böylece eşyanın durumu veya değerinde neticeler doğuran, buna karşın kullanım amacını kaldırmayan ve eşyanın tümden değer veya miktarını yok etmeyen etki olarak tanımlanmaktadır. Hasar kavramı eşyadaki etkileri özelinde ayrıca değerlendirilerek tespit edilecektir.
Hasar ve kayıp kavramlarının ayrımına ilişkin bir kıstas getirmek gerekirse; hasar-kayıp ayrımı bakımından temel ölçüt, ‘meydana gelen maddi kötüleşmenin, geri döndürülebilir bir değer azalması şeklinde meydana gelip-gelmemesi’ olarak ileri sürülebilecektir. Kayıp bakımından; eşyadaki zararın tamir edilemeyecek boyutta olduğu yahut tamirin ekonomik bakımdan anlamsız hale geldiği durumun oluşması aranacaktır. Hasarda ise geri döndürülebilir bir değişim, dönüşüm veya kötüleşme söz konusu olacaktır.
Kayıp veya Hasarın Taşıyıcının Zilyetliğinde Gerçekleşmesi
Eşya taşıyıcısının kayıp ve hasar dolayısıyla sorumluluğu, eşyanın kendi hâkimiyet alanına dâhil olmasıyla başlamaktadır. Zira eşyaya özen borcunun doğması da eşyanın teslim alınması ile doğan; teslim etmeyle sona eren bir borçtur. Ancak sorumluluğun doğması için zararın, taşıyıcının zilyetliği esnasında meydana gelmesi zorunluluğu bulunmayıp; zarar doğuran olay zilyetlikte vuku bulmakla birlikte eşyanın teslim edilmesinden sonra zararın oluşmasında da taşıyıcı sorumlu tutulabilecektir. Taşıyıcının sorumluluğunda taşıyıcının zilyetliği şartı, CMR m. 3 bağlamında ifa yardımcılarının da sorumluluğu düzenlemesi çerçevesinde bunların zilyetliği durumunda da sağlanmaktadır.
a. Teslim Alma : Taşıma hukuku bakımından eşyanın teslim alınması; taşıyıcının hâkimiyeti alanına girmesini, yani eşyaya zilyetliği ifade etmektedir. Bu zilyetliğin doğrudan veya dolaylı olmasının bir önemi bulunmamaktadır. TMK m.973 uyarınca zilyetlik; ‘şey’ üzerindeki fiili hâkimiyettir. Nitekim CMR m.3’te ifa yardımcılarının hâkimiyeti altındayken oluşan hasar ve kayıplardan sorumluluğun da taşıyıcıya atfedilmesi, bu durumu doğrular niteliktedir. Taşımaya konu eşyanın teslim alınmasıyla taşıyıcının sorumluluğu başlamakla birlikte; eşyanın araca yüklenmesi ve istiflenmesi yükümlülüğü sorumluluğun başlangıcında önemli rol oynamaktadır. Bu işlerin taşıyıcıya ait olması halinde sorumluluk, eşyanın taşıyıcının hâkimiyet alanına girmesiyle başlayacak olup; mezkûr işlerden taşıtan yükümlü kılındığı senaryoda sorumluluk, yükleme ve istiflemenin bitmesiyle başlayacaktır.
b. Teslim Etme : Teslim etme; taşıyıcının taşıma borcunu yerine getirmesini takiben, eşyayı tesellüme yetkili kılınan kişiyle zilyetliğin devrinde anlaşarak eşyayı devretmesi yoluyla gerçekleşir.
Sorumluluğun Hukukî Niteliği
Milletlerarası karayolu taşıyıcısının CMR kapsamında sorumluluğu m.17’de düzenlenmiştir: “Taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.” Bu hüküm, maddenin tamamı nazara alındığında, taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin CMR’deki temel dayanak maddedir. Taşıma sözleşmesinde taşıyıcı; eşyayı bir yerden başka bir yere nakletmeyi aslî edim olarak üstlenmekte, eşyanın hâkimiyeti altında bulunduğu dönemde ise bir yan edim borcu olarak eşyayı gözetip koruma yükümlülüğü altına girmektedir. Taşıyıcı kayıp ve hasardan özen yükümlülüğünü ihlal etmesi dolayısıyla sorumlu tutulmaktadır. Taşıyıcı, kayıp ve hasara yol açılması halinde bunlardan sorumlu olup; sorumluluktan kurtulmasına ancak CMR m. 17/2,4’te belirtilen sebepler çerçevesinde mümkün kılınmıştır. Yani taşıyıcı zarara sebep olan olayın meydana gelmesinde kusur bulunmadığı ispat etse dahi kurtulamayacak; ancak CMR’de sınırlı sayıdaki kurtuluş hükümleri çerçevesinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Nitekim Yargıtay kararına konu bir uyuşmazlıkta; Budapeşte-İstanbul arası otomotiv yedek parça taşıması esnasında, "bir trafik kazası meydana gelmiş ve bu kazada taşıyıcı araç sürücünün kusursuz olup karşı taraf sürücüsünün tam kusurlu olduğu durumda; CMR sorumluluğunun kusursuz durumdaki taşıyıcıyı sorumluluktan kurtarmayacak sözleşmesel bir sorumluluk olduğu ve bu sebeple ortaya çıkan zarardan taşıyıcının sorumlu olduğu" hüküm altına alınmıştır. (11. HD, 2016/10417 E.,2018/2748, K.,16.04.2018. T.)
İstem ve Davalar
Taşımaya konu eşyanın kaybı yahut hasara uğraması sonucunda zarar doğmuşsa; CMR m. 17/2,4’ te düzenlenen sorumluluktan kurtuluş sebeplerinden istifade olunmadıysa; taşıyıcının sorumluluğu doğacaktır. Sorumluluk halinde doğacak tazminata ilişkin esaslar, CMR m. 23-29 arasında düzenlenmiştir. Eşyanın kaybı halinde CMR m. 23/1 uyarınca, eşyanın kaybolması halinde tazminatın belirlenmesi, eşyanın teslim alındığı yer ve zamandaki değere göre hesaplanacaktır. Eşyanın taşıcının teslim alındığı değeri; teslim etme yerindeki değerinden farklılık arz etmektedir. Zira eşyanın teslim edilme yerindeki kâr marjı daha farklı olabileceği gibi, taşıma ücreti ve sair masraflar da eşyanın değerini artırmaktadır. Bu sebeple sınırlı sorumluluk ilkesinin getirdiği öngörülebilirliğe hizmet eden CMR m.23/1 uyarınca teslim alınma yer ve zamanındaki eşya değeri tazminat hesabında dikkate alınacaktır. Nitekim Yargıtay kararına konu bir uyuşmazlıkta; "Taşıma sözleşmesine konu kirazların, teslim alındığı Alaşehir ilçesinde ve teslim alınma tarihindeki değerine göre tazminat hesabı yapılmayışı bozma gerekçesi olarak gösterilmiştir." (11. HD, 2011/7539 E., 2013/11050 K., 28.05.2013 T.)
Eşyanın değerinin hesaplanmasında; CMR m. 23/2’de kademeli olarak belirleme kıstasları düzenlenmiş olup; bu kıstaslardan ilk sonuç verenin yardımıyla eşyanın değeri belirlenecektir. Bu kıstaslar şunlardır:
• Eşyanın borsa değeri: taşıma sözleşmesine konu eşyanın borsada işlem gören bir eşya olması durumunda; borsa fiyatı üzerinden eşyanın değeri tespit edilecektir.
• Eşyanın piyasa değeri: aynı cins eşyanın devamlı alışverişe konu olması neticesinde arz talep dengesinin yönlendirmesiyle ulaştığı değerdir. Şu halde borsa fiyatı olmayan eşyalar bakımından eşyanın piyasadaki değeri tazminat hesaplamasında dikkate alınacaktır. CMR uygulamasında; TTK m. 880/3-c bendindeki düzenlemeye paralel bir şekilde; eşyanın taşınmasından önce gönderen ile gönderilen arasındaki satış işleminin faturasında yazan bedeli, eşyanın piyasa değeri olarak dikkate alınmaktadır. Eşyanın piyasa değerinin belirlenmesi esasında; eşyanın imalat değerini, imalat sonrası bir miktar kârı,ambalaj-yükleme masraflarını içerecektir. Ancak sınırlarda verilecek gümrük vergisi, KDV, ÖTV vb. resim, harç vergiler piyasa değerinden hariç tutulacaktır.
• Eşyanın objektif değeri: taşımaya konu eşyayla aynı cins ve kalitedeki malların kıymetini ifade etmektedir. Borsa ve piyasa fiyatı bulunmayan eşyalar bakımından bu değer geçerli olacaktır.(CMR m. 23/2) Nitekim konuya ilişkin bir Yargıtay kararında, "Zarar gören eşyanın yalnızca gönderenin düzenlediği fatura fiyatı üzerinden değerinin kabulü bozma sebebi yapılmış olup; CMR m. 23 uyarınca malın borsa ve piyasa fiyatı yoksa aynı cins ve kalite malların rayicine göre eşya değeri için bilirkişi raporu alınması gerektiği" sonucuna varılmıştır. (11. HD, 2016/6808E., 2017/7529K., 21.12.2017 T.) Eşyanın tümüyle kaybolması halinde; yukarıdaki kıstaslar uyarınca tespit edilen değeri tam olarak dikkate alınacaktır. Kısmen kayıp halinde ise CMR m. 23/4 doğrultusunda; kaybın oranı eşyanın tam değeriyle çarpılması sonucu ulaşılan değer üzerinden belirlenecektir. Eşyanın teslim edildiği yer ve zamandaki değerinin ispatı, tazminat alacağı talebinde bulunan üzerinde olacaktır.
İade Olunacak Masraflar
CMR m. 23/4’de; eşyanın kaybedilmesi halinde iade edeceği masraflar düzenlenmiştir. Madde metninde eşyanın kaybı haline ilişkin bir ifade kullanılmışsa da öğretide bunun hasar halini de kapsadığı belirtilmiş, Yargıtay uygulamasında da hasar ve kayıp haline ilişkin olarak değerlendirilmiştir. ( 11. HD, E. 2017/1823 , K. 2018/7958, T. 17.12.2018) Buna göre eşyanın tamamında kayıp veya hasar meydana geldiyse; taşıma ücreti, gümrük resimleri ve varsa sair ödemeler de hak sahibine ödenecektir. Zira bu ihtimalde; eşyanın hiçbir kısmı teslim edilememekle yapılan yan giderlerin tümü boşuna yapılmış olacağından, anılan masraflar taşıyıcıdan tazmin edilebilecektir.
Eşyanın kısmen kaybolması veya hasarı durumda; kayba veya hasara uğrayan oranda iade edilecektir. Şu halde taşınan emtianın %25’i kaybolmuşsa bu oranda, tamamen kaybolmuşsa alınan masrafların ve ödemelerin hepsi iade edilecektir.
İsteme konu olan tüm bu masraflar yükün taşınması dolayısıyla yapılmış olmalıdır. Maddede geçen diğer ödemeler deyimi ile iadesi istenen masraf kalemlerinin sınırlı sayıda olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bu masraflar bakımından CMR m. 23/3’te öngörülen üst sınır uygulanmayacaktır.
Faiz
CMR m. 27 uyarınca konvansiyon kapsamına giren taşımalardan kaynaklanan tazminat taleplerinde, hak sahibi yıllık %5 oranında faiz isteyebilir. Faiz, hak sahibinin taşıyıcıya ödeme talebinde bulunduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Eş deyişle, taşıyıcıya ihtarname keşide edilmişse bu ihtarnamenin ulaştığı tarihten; dava yolu tercih edilmişse davanın açıldığı tarihten itibaren faiz tahakkuk edecektir. Konvansiyon çerçevesinde faiz oranının belirlenmesi, konvansiyona taraf devletlerin değişkenlik gösteren uygulamalarından doğacak karışıklığın önlenmesinin amaçlandığı şüphesizdir. CMR m. 41, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin, konvansiyon hükümlerine aykırılık teşkil etmesi halinde ilgili koşulların kesin hükümsüz sayılacağını düzenlemiştir. Faiz düzenlemesi bu yönüyle incelendiğinde emredici hüküm teşkil etmektedir. Şu halde düzenleme ile birlikte, tarafların daha düşük faiz oranı belirleyebilmesi yönünden engel yoksa da, daha yüksek faiz oranı belirlemelerinin önüne geçilmiştir. Ancak Yargıtay uygulamaları, CMR’nin emredici hükmüyle çelişmektedir. Bilindiği gibi, ülkemizin para birimi enflasyon sebebiyle zaman zaman büyük değer kayıpları yaşamaktadır. Bu sebeple Yargıtay; yabancı para alacakları yönünden %5 faiz oranı uygulamakta, ancak Türk Lirası cinsinden alacaklarda ise TCMB’nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı ticari temerrüt faizini uygulamaktadır. (11. HD, 2013/10767 E.,2014/991 K.,17.01.2014 T.)
Yetkili Mahkeme
Gerekli tetkik ve kontrolleri yapmak için taşımacı ve alıcı birbirlerine makul her kolaylığı göstereceklerdir. CMR'ye göre yapılan taşımalarda ortaya çıkan davalarda davacı taraflar arasında anlaşma ile belirlenmiş, akit taraf mahkemelerinde dava açılabileceği gibi ayrıca ülke mahkemelerinde de dava açılabilir.
Dava Zamanaşımı
Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar:
a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren,
b) Tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra kararlaştırılmış zaman limiti yoksa, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60 ıncı günde,
c) Bütün diğer durumlarda, taşıma mukavelesinin akdedildiği tarihten sonraki üç aylık dönemin sonunda. Limit döneminin işlemeye başladığı gün bu döneme dahil edilmeyecektir.
Yazılı bir istem, taşımacı bunu yazılı bildiri ile geri çevirip, ona ilişkin belgeleri de iade edinceye kadar zaman limitini erteler. Talebin bir kısmı kabul edildiği takdirde zaman süresimanlaşmazlık konusu olan istek için tekrar devam etmeye başlar. Istemin alındığını, cevap verildiğini ve belgelerin gönderildiğini kanıtlamak, bu durumlara güvenen tarafa aittir. Aynı gayeyle yapılan başka istemler için zaman süresi ertelenemez.
CMR Kayıp/Hasarlarında Delil Listesi Aşağıdaki Gibidir;
CMR/ Konşimento
Tır Karnesi veya T1 Belgesi
Gümrük Beyannamesi
Mal Faturası
Çeki Listesi ( Yükleme listesi)
Hasar Talebi (Antetli ve kaşeli kâğıda hasarlı emtialarına fatura da yer alan birim fiyatı ile belirtilmesi ve hasar durumunun belirtilmesi yani talep edilen tutarın neye istinaden talep edildiğini belirten yazı)
Mal sigortacısının eksper raporu
Hasarlı emtianın fotoğrafları (tahliye öncesi römork içerisinde ve yükleme/boşaltma anında çekilen hasarı gösteren fotoğraflar)
Malın depoya hasarlı teslim edildiğine dair tutanak (antrepo/gümrük)
Sürücü beyanı (hasarın oluş şeklini anlatan yükleme, istifleme ve boşaltmanın kimin tarafından yapıldığı mutlaka belirtilen açıklayıcı hasar beyanı)
Ruhsat ve Ehliyet
Navlun Faturası
Alıcı/gönderici firmanın nakliyat emtia sigortası var ise sigorta bilgileri
Kaza zaptı (trafik kazası varsa)