top of page

Ayıplı Mala İlişkin Seçimlik Haklar

  • Dal Hukuk
  • 3 dakika önce
  • 4 dakikada okunur

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun m.11. hükmünde ayıplı mal tesliminde tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiş olup, buna göre, malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; a) satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c) aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, d) imkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme şeklindeki dört seçimlik haktan birini kullanabilir.


Ayıplı mal nedir? Hangi mallar ayıplı sayılmaktadır?

Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Dolayısıyla satıcı, sözleşmeye konu malı satış sözleşmesine uygun olarak teslim etmekle yükümlüdür. Öte yandan;

  • Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan,

  • Satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan,

  • Tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar,

ayıplı olarak kabul edilmektedir. Sözleşmeye aykırı ifa hallerinde tüketici ayıplı mala ilişkin hükümlerden faydalanmaktadır. Sözleşmeye konu olan malın;

  • Sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi,

  • Montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi,

  • Montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montajın hatalı yapılması durumlarında sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.


Tüketicinin ayıplı mal kapsamında;

  1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,

  2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,

  3. Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,

  4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme

olmak üzere dört seçimlik hakkı bulunmaktadır. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği talebi yerine getirmekle yükümlüdür.


Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Dolayısıyla bu seçimlik hakların yerine getirilmesinde satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Ancak, üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.


Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değişimi satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirmesi hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/8941 Esas ve 2022/656 Karar sayılı kararı ile ayıplı mala ilişkin seçimlik hakların hangi kişilere karşı kullanılabileceğine açıklık getirmiştir.


Karar’a konu olayda, bir üretici firmanın (davacı) bayisinden ürün satın alan tüketici (davalı), bedel iadesi talebiyle tüketici hakem heyetine başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilmesi üzerine üretici, ürünün kendi firması tarafından işletilmeyen üçüncü taraf bayiden alındığı ve söz konusu seçimlik hakkın kendisine karşı kullanılamayacağı iddiasıyla hakem heyeti kararının iptalini talep etmiştir. İlgili ilk derece mahkemesince tüketicinin ürünü üretici firmanın alt şubesinden (bayi) aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Adalet Bakanlığı söz konusu olayda davalı tüketicinin satın aldığı ürünün ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönme seçimlik hakkını yalnızca satıcı bayiye karşı ileri sürebileceği, üretici firmaya ise yöneltemeyeceği gerekçeleriyle mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kanun yararına bozulmasını talep etmiştir. Yargıtay yapmış olduğu değerlendirme neticesinde;


Kanun’un ilgili maddeleri uyarınca tüketiciye tanınan dört seçimlik hakkın satıcı tarafından yerine getirilmesi gerektiği, ancak ücretsiz onarım veya malın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi haklarının üretici ve ithalatçıya karşı da kullanılabileceği; ve dolayısıyla tüketicinin sözleşmeden dönme ve ayıp oranında indirim isteme haklarını yalnızca satıcıya karşı kullanabileceği gerekçelerine dayanarak, ilk derece mahkemesinin kararının kanun yararına bozulmasına karar vermiştir.


Karar ile tüketicilerin sözleşmeden dönerek bedel iadesini talep etme ve ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme haklarını üretici ve ithalatçıya karşı kullanamayacağı bir kez daha ortaya konmuştur. Satış sözleşmesi satıcı ile tüketici arasında akdedilmekte ve tüketici ürün bedelini satıcıya ödemektedir. Bu nedenle, kısmi veya tam bedel iadesiyle ilgili taleplerin yalnızca satış sözleşmesinin tarafı olan satıcıya yöneltilmesi gerekmektedir.


Ayıplı Mal Davasında Taleple Bağlılık İlkesinin (Çoğun İçinde Az Da vardır Kuralı Uyarınca) Aşılması


Uygulamada sıklıkla karşılaşılan ayıplı araç satın alınması akabinde araçtaki açık/gizli ayıplar nedeniyle sözleşmeden dönme ile bedel iadesi talebiyle ikame edilen davada hakimin taleple bağlılık ilkesine ne kadar bağlı kalması gerektiğine ilişkin çeşitli kararlar mevcuttur. Ancak Yargıtay içtihatları ve öğretide benimsenen baskın görüşe göre; her ne kadar talep bedel iadesi şeklinde ise de, hakim re’sen inceleme yaparak diğer seçimlik haklardan olan semen tenziline (bedelde indirim) de karar verebilir.


Burada taleple bağlılık ilkesini düzenleyen HMK’nın 26/1.maddesini açıklamakta fayda vardır: “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” Açıkça ifade edildiği üzere, hakim tarafların talep ettiklerinden fazlasına karar veremez, ancak daha azına karar verebilir. Bu da “Çoğun İçinde Az Da Vardır” kuralını oluşturmaktadır. Dolayısıyla hakim, taraflarca ileri sürülmemişse bile re’sen inceleme yaparak ve özellikle hakkaniyet gereği değerlendirilmesi gereken bir durum varsa talepten daha azına karar verebilir. Ayrıca hakimin re’sen talepten daha azına karar vermesi halinde, davacı aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedemeyecektir. B


"... her ne kadar davacının talebi bedel iadesine ilişkin olsa da ‘’çoğun içinde az da vardır’’ kuralı gereğince davacının ilgili araçtaki mevcut olan gizli ayıp nedeniyle değer kaybını istemeye hakkı olduğu gözetilerek, yukarıda belirtilen yol ve yöntem uyarınca araçta oluşan değer kaybının tespitine yönelik rapor alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." (3. HD., 2020/5500 E., 2021/6438 K., 14.06.2021 T.)


".....her ne kadar davacı tarafından aracın iadesi ile satış bedelinin geri ödenmesi talepli dava açılmış ise de, "çoğun içinde az da bulunur" prensibi gereği ve satış bedelinin tamamının iadesinin yerine satış bedelinden indirim yapmanın hakkaniyete uygun düşeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne..." (19 HD 2015/17624 E., 2016/5337 K., 24.03.2016 T.)


"TMK'nın 2. ve TBK'nın 227/3. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağından, araçtaki ayıp nedeniyle seçimlik hakkından bedel indirim uygulanmasının uygun olacağı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı sekilde bedel iadesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." (13.HD 2016/31073 E., 2019/6383 K., 21.05.2019 T.)


"Mahkemece bu şekilde; hakimin takdiri ile davacının talebi hakkaniyet gereği değiştirilmek suretiyle kabul edilmiş olması nedeniyle davacı taraf aleyhine bu nedenle vekalet ücretine hükmedilemez." (13 HD., 2016/10529 E., 2019/1138 K., 05.02.2019 T.) Mahkemece resen bedel indirimine karar verilmesi halinde aleyhe yargılama giderine hükmedilmeyeceği belirtilmiştir. Aksi yöndeki karar bozulmaya mahkum olacaktır.

Ayıplı mal konulu dava dilekçesi hazırlanırken, dava konusu edilen araçların yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle ekonomik anlamda büyük bir kayba uğrayacakları özellikle göz önünde bulundurularak talep şekillendirilmelidir. Dal Hukuk & Danışmanlık Bürosu, tüketici hukuku alanında tüm sektörlerde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuatlarda amir tüketici hukuku alanına giren konularda tüketici hakem heyeti ve tüketici mahkemelerinde görülen ihtilaflı hususların çözümünde müvekkillerine hizmet vermektedir.

© 2025                                                                                  

Dal Hukuk & Danışmanlık I Av. Kerimhan Dal 

  • LinkedIn
bottom of page