top of page

Evrakta Sahtecilik Suçları

  • Dal Hukuk
  • 14 Eki
  • 6 dakikada okunur

Belge, eski dilimizdeki “evrak” kelimesi karşılığında kullanılmakta olup, yazılı kağıt anlamına gelmektedir. Bu bakımdan, yazılı kağıt niteliğinde olmayan şey, ispat kuvveti ne olursa olsun, belge niteliği taşımamaktadır. Kağıt üzerindeki yazının, anlaşılabilir bir içeriğe sahip olması ve ayrıca, bir irade beyanını ihtiva etmesi gerekir. Bu yazının belli bir kişiye veya kişilere izafe edilebilir olması gerekir. Ancak, bu kişilerin gerçekten mevcut kişiler olması gerekmez. Bu itibarla, gerçek veya hayalî belli bir kişiye izafe edilemeyen yazılı kağıt, belge niteliği taşımaz. Kağıt üzerindeki yazının belli bir kişiye izafe edilebilmesi için, bu kişinin ad ve soyadının kağıda eksiksiz bir şekilde yazılması ve kağıdın bu kişi tarafından imzalanmış olması şart değildir.


Ancak, bazı belgeler (örneğin poliçe gibi kambiyo senetleri) açısından, belge üzerinde kişinin kendi el yazısı ile imzasının atılmış olması gerekir. Zira, imza, ilgili kambiyo senedinin zorunlu şekil şartını (kurucu bir unsurunu) oluşturmaktadır.


Bir kişinin, düzenlediği belgeye başkasının adını yazması ve belgeyi imzalaması durumunda da bir belge vardır; ancak, bu belge sahtedir. Belge altında adı yazılan ve adına imza konulan kişi, gerçek veya hayali bir kişi olabilir. Bunun, belgenin varlığına bir etkisi bulunmamaktadır. Bir belgeden söz edebilmek için, kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukukî bir kıymet taşıması, hukukî bir hüküm ifade eylemesi, hukukî bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir.


Resmi Belgede Sahtecilik Suçu :

Resmi belgede sahtecilik suçu; TCK m.204/1’de, “bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.


Bir belgenin sahte olup olmadığının tespiti bünyelerinde grafoloji uzmanı bulunduran resmi kurumlar veya mümkün olmadığı durumlarda incelemenin grafoloji uzmanlarına inceltilmesi ile ortaya çıkar. Resmi belge kamu görevlisinin görev mevzuatı uyarınca sahip olduğu yetkiye dayalı olarak düzenlediği belgeyi ifade etmektedir. Bu anlamda resmi sahtecilik suçuna vücut verecek olan “resmi belgenin” temel unsurlar kamu görevlisi tarafından düzenlenmesi, kamu görevlisinin bu belgeyi görevi gereği düzenlemesi ve eğer mevzuatında öngörülmüşse bu belgenin usul ve şekil kurallarına uygun olmasıdır. Bu niteliği haiz belgeler üzerinde madde hükmünde geçen fiillerin işlenmesi suretiyle oynama, üzerinde değişiklikler yapma ve sahte belgeyi kullanma resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturmaktadır.


Resmi belge, bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlenen yazıyı ifade etmektedir. Bu itibarla, düzenlenen belge ile kamu görevlisinin ifa ettiği görev arasında bir irtibatın bulunması gerekir. Bir kamu kurumu ile akdedilen sözleşme dolayısıyla özel hukuk hükümlerinin uygulama kabiliyetinin olması hâlinde dahi, resmi belge vardır. Çünkü sözleşme, kamu kurumu adına kamu görevlisi tarafından imzalanmaktadır.


Ayrıca belirtilmelidir ki, her ne kadar belgeden söz edilen durumlarda yazılı bir kağıdın varlığı gerekli ise de; bazı durumlarda belgenin varlığını kabul için yazının kağıt üzerinde bulunması gerekmez. Bir metal levha üzerine yazı yazılması hâlinde de belgenin varlığını kabul etmek gerekir. Bu itibarla, araç plakaları da resmi belge olarak kabul edilmek gerekir.


Resmi belgede sahtecilik suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Maddede yer verilen ilk seçimlik hareket resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek, ikinci seçimlik hareket gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek, üçüncü ve son seçimlik hareket ise sahte resmi belgeyi kullanmaktır. Bu seçimlik hareketlerden de anlaşılacağı üzere, resmi belgede sahtecilik suçunun gerçekleşmesi için sahte olarak düzenlenen resmi belgenin kullanılması gerekmez, sahte olarak düzenlenen resmi belgenin hukuki değer taşıması ve iğfal kabiliyetini haiz olması yeterlidir.


Resmi evrakta sahtecilik suçunun maddi konusu resmi bir belgedir. Resmi belgede sahtecilik suçunun tüm fiiller açısından bazı ortak özellikleri vardır. Resmi belgenin düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kullanılması suçunun seçimlik hareketleri açısından ortak özellikler şunlardır:


  1. Sahtecilik konusu belgenin resmi belge niteliğinde olması,

  2. Belgenin zarar olasılığı doğurmaya elverişli olması,

  3. Belgenin aldatıcılık özelliğine sahip olması.


TCK m.204’de yaptırıma bağlanan suçun konusu resmi belge olduğundan, kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlenen bir belge söz konusu olmalıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir resmi belgede bulunması gereken unsurları açıklarken, “Bir belgenin resmi belge niteliğini elde edilebilmesi için, yalnızca bir memur tarafından düzenlenmiş olması yeterli değildir. Memurun düzenlediği her belge resmi belge sayılmaz. Bir belgenin resmi belge sayılması için, memurun gördüğü görevle düzenlenen belge arasında nedensellik bağının bulunması gerekir. Ayrıca resmi belgeye vücut veren yasal dayanağa uygun olması ve zorunlu biçimsel koşulları taşıması gerekir.” ifadelerine yer vermiştir.


Düzenlenen resmi belge zorunlu şekil şartlarını taşımamakta ise, resmi evrakta sahtecilikten söz edilmeyecektir. Resmi belge niteliğinde olmayan, gerekli şekil şartlarını taşımayan belgelerin tamamı ise özel belge olarak kabul edilmelidir.


Bununla beraber; gerekli unsurları taşıyan ve sahte olarak düzenlenen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması da gerekir. Doktrinde, aldatma kabiliyetinin tüm seçimlik hareketler için geçerli olduğu savunulmaktadır. İğfal yeteneği sahtecilik kavramının içinde yer aldığından, aldatma yeteneği olmayan, ilk bakışta sahte olduğu anlaşılan bir belgenin sahtecilik suçlarına konu olabilmesi mümkün değildir.


Belge üzerinde işlenen sahteciliğin hukuken bir önem taşıması gerektiğinden, fotokopi belgeler üzerinde sahtecilik suçu işlenememektedir. Yargıtay; onaysız fotokopiyi belge saymamakta, ancak belgenin onaylı fotokopisi olması halinde, belge olarak bir değerlendirmede bulunmaktadır. Bunun yanı sıra; faks ve e-posta çıktısı üzerinde de sahtecilik suçu işlenemez.


Suçun konusu olan resmi belgenin kamu görevlisi tarafından düzenlenebilen belgelerden olması gerekir. Belgede adı geçen kamu görevlisinin suçun konusu olan resmi belgenin gerçeğini düzenleme yetkisi olmalıdır. Kamu görevlisinin suç konusu resmi evrakın gerçeğini düzenleme yetkisi yoksa, düzenlenen sahte evrak nedeniyle resmi evrakta sahtecilik suçu da oluşmaz. Kanundaki özel hüküm gereği bazı belgelerin gerçeği kamu görevlisi tarafından düzenlenmese bile resmi evrakta sahtecilik suçunun konusunu oluşturur. Gerçeği kamu görevlisi tarafından düzenlenmese bile resmi belgede sahtecilik suçunun meydana gelmesine neden olan belgeler şunlardır: Bono veya çek gibi kambiyo senetleri, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil, vasiyetname.


Özel Belgede Sahtecilik Suçu :


Özel belgede sahtecilik suçu TCK m.207 hükmü ile amirdir. İlgili maddeye göre resmi kabul edilmeyen hukuki değere sahip bir özel belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir belgenin başkasını aldatacak şekilde sahte olarak kullanılması ve değiştirilmesi özel belgede sahtecilik suçunun oluşmasına sebebiyet vermektedir.


Özel belgede sahtecilik, yazılı, okunabilir ve hukuki bir değere sahip özel bir belgenin sahte olarak düzenlenmesi, değiştirilmesi ve kullanılması fiilleridir. Özel evrakta sahtecilik suçu ile resmi evrakta sahtecilik suçu arasındaki en önemli fark suçun konusu olan belgenin birisinde resmi belge, diğerinde özel belge olmasıdır. Resmi belgeyi düzenleme yetkisi, kendisine görevi çerçevesinde yetki verilen kamu görevlisine aittir. Özel belge ise herkes tarafından düzenlenebilen daha çok kişiler arasındaki ilişkilerde kullanılan belgelerdir.


TCK m.207 düzenlenen özel evrakta sahtecilik, üç farklı seçimlik hareketle kasten işlenebilen bir suçtur:


  1. Özel bir belgenin sahte olarak düzenlenip kullanılması,

  2. Gerçek bir özel belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilerek kullanılması,

  3. Sahte olduğunu bilerek özel belge kullanma.


Yukarıdaki üç seçimlik hareketten herhangi birinin işlenmesiyle özel belgede sahtecilik suçu oluşur. Yukarıdaki üç eylemin, aynı fail tarafından ayrı ayrı zamanlarda, fakat aynı özel belgeyle işlenmesi halinde de faile tek bir ceza verilir. Söz konusu suçu oluşturan hareketlerden biri, özel belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Özel belge esasında mevcut olmadığı hâlde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir.


Suç, gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek suretiyle de işlenebilir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan özel belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Mevcut olan özel belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, özel belgeyi bozma suçu oluşur.


Söz konusu suçun tamamlanabilmesi için, bu iki seçimlik hareketten birinin gerçekleşmesinin yanı sıra, düzenlenen sahte belgenin kullanılması gerekir. Suçun oluşması için, bir unsur olarak kullanmanın gerçekleşmesi gerekir. Kullanmadan maksat, bu sahte belgenin herhangi bir hukukî ilişkide veya herhangi bir hukukî işlem tesisinde dikkate alınmasını sağlamaya çalışmaktır. Maddenin ikinci fıkrasında, başkaları tarafından sahte olarak düzenlenmiş olan bir özel belgenin kullanılması, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, kullanan kişinin, belgenin sahte olduğunu bilmesi gerekir. Yani bu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Her özel belge, özel belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturmaz, belgenin bazı özelliklere sahip olması gerekir.


Özel evrakta sahtecilik, ancak hukuki anlamda değeri olan özel belgeler üzerinde işlenebilir. Hukuki değeri bulunmayan yazıların belge değeri de yoktur. Yazılı bir evrakın bir düşünceyi içermesi veya maddi bir olayı anlatması tek başına o evraka “özel belge” niteliği vermez. Özel belgede sahtecilik suçunun maddi konusu olan belgenin, bir hakkın doğumuna veya ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde ispat yeteneğine sahip olması gerekir.


Özel belgede sahtecilik suçunun konusu olan yazılı evrakın “özel belge” olarak kabulü için üçüncü şart belgeyi düzenleyen şahsın metinden anlaşılabilmesidir. Düzenleyiciden kastedilen şey, özel belgeyi bizzat yazan kişi değil, belgenin adına düzenlendiği kişidir.


Özel evrakta sahtecilik suçu, kamu güvenini karşı işlenen suçlardandır. Evrakta sahtecilik suçu, çoğu zaman başka suçlar işlemek için bir araç suç olarak kullanılır. Bu nedenle, kamu güveninin yanı sıra gerek bireylerin gerekse kurumların menfaatleri de ihlal edilmektedir. Özel belgede sahtecilik suçunun meydana gelmesi için belgenin “zarar ihtimali” mevcut olmalıdır. Düzenlenen, değiştirilen veya kullanılan özel belgenin zarar doğurma ihtimali yoksa özel evrakta sahtecilik suçu da oluşmaz. Özel belgenin somut bir zarara sebebiyet vermesi şart değildir, önemli olan zarar ihtimali doğurup doğurmadığıdır. Zarar sonucu doğurmaya hukuken elverişli olmayan bir belge bu suçu oluşturmaz.


Tüm sahtecilik suçlarında, suçun unsuru olarak suçun konusu olan evrakın aldatma yeteneğine sahip olması aranır. Zarar ihtimalinin olup olmadığının tespiti ancak evrakın çok sayıda kişiyi aldatma yeteneğine sahip olup olmadığıyla ölçülür. Özel belgede aldatıcılık yeteneğinin olup olmadığı, suç mağdurunun kişisel özelliklerine göre değil, özel belgenin objektif özelliklerine göre tespit edilir. Özel belgede yapılan sahteciliğin ilk bakışta herkes tarafından anlaşılması mümkünse, bu durumda özel evrakta sahtecilik suçu oluşmaz. Belgenin aldatma yeteneğinin olup olmadığının mutlaka araştırılması gerekir. Uygulamadan belgenin aldatma yeteneğine sahip olup olmadığının tespiti amacıyla mahkemeler tarafından bilirkişi incelemesi yapılmaktadır.


Dal Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak müvekkillerimizin, bireylerin ve kurumların suç isnadıyla karşılaştıkları durumlarda haklarını korumak ve adil yargılanma süreçlerini güvence altına almak adına müvekkillerimize profesyonel hukuk hizmeti sağlıyoruz. Ceza yargılaması sırasında soruşturma ve kovuşturma evrelerinde cezai yaptırım riski olan her işte müvekkillerimize her türlü hukuki yardımı sağlamaktayız.

© 2025                                                                                  

Dal Hukuk & Danışmanlık I Av. Kerimhan Dal 

  • LinkedIn
bottom of page