top of page

Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası

  • Dal Hukuk
  • 25 Haz
  • 7 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Tem

Ortaklığın Giderilmesi Davası(İzale-i Şuyu Davası) Nedir?

Elbirliği ile mülkiyet (iştirak) ya da paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) halinde ortaklık konusu taşınır ya da taşınmaz malın kullanılması, o maldan yararlanılması veya malın üzerinde tasarrufta bulunulması farklı hukuki statülere tabii olmaktadır. Dolayısıyla ortaklar veya paydaşlar, kural olarak ortaklık konusu mala ilişkin her zaman fikir birliği içerisinde olmayabilmektedir.


Ortaklığın giderilmesi davası yani eski adıyla izale-i şüyu davası, paylı (müşterek) mülkiyet ya da elbirliği (iştirak halinde) halinde mülkiyete konu olan taşınmaz veya taşınır mallarda paydaşlar/ortaklar arasında mevcut olan birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirerek ferdi mülkiyete, yani bireysel mülkiyete geçilmesini veya bu mümkün değilse, ortaklığın satış suretiyle giderilmesi ile birlikte satış bedelinin ortaklar arasında payları oranında paylaştırılması yoluyla paylaşmanın sağlandığı dava türüdür.


Ortaklığın giderilmesi davası, adı üstüne bir ortaklık ilişkisinin dava yoluyla sonlandırılması amacıyla açılmaktadır. Burada "ortaklık" ifadesinden kasıt, birlikte mülkiyet halleridir. Bir taşınır veya taşınmaz mal, çeşitli nedenlerle birden çok kişinin mülkiyetinde olabilir. Eğer ortaklık, tarafların tümünün anlaşması yoluyla giderilemiyorsa, yani taraflar ortaklığın giderilmesine yönelik olarak anlaşma sağlayamıyorsa bu durumda ortaklığın giderilmesi davası açmak durumunda kalırlar.


a) Elbirliği Mülkiyeti (İştirak Halinde Mülkiyet)

Elbirliği mülkiyeti; kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti olarak tanımlanır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bu söz konusu ortaklık, tüzel kişiliği olmayan bir ortaklık türüdür.


Elbirliği mülkiyetine yol açan ortaklık, kanunun kendisine bu niteliği tanıdığı bir ortaklıktır. Yani elbirliği ortaklığı, kanunun öngördüğü bir hukuki olay veya yine kanunda öngörülmüş olan bir sözleşme ile meydana gelebilmektedir. Kanunda düzenlenmemiş olan hiçbir halde elbirliği ile mülkiyet söz konusu olmayacaktır. Elbirliği ortaklığı, genel hatlarıyla Türk Medeni Kanunumuzun 701. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. TMK m.701 hükmü; "Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır." şeklinde düzenlenmiştir.


Kanun uyarınca kurulacak olan elbirliği ortaklığına en güzel ve en sık karşılaşılan örnek, miras hakkını doğuran ölüm olayının gerçekleşmesiyle birlikte mirasbırakanın mirasçıları arasında kurulacak olan ortaklıktır. Mirasçılar arasındaki ortaklığın elbirliği mülkiyeti doğuracağı Türk Medeni Kanunumuzun 640. maddesine düzenlenmiştir. TMK m.640 ; “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”


Kanunun hukuki işlemle elbirliği ortaklığının kurulduğunu kabul ettiği haller:

  • Eşlerin mal rejimlerinden edinilmiş mallarda ortaklık ve genel mal ortaklığı halleri,

  • Aile malları ortaklığı,

  • Adi ortaklıklar

Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması yahut paylı mülkiyete geçilmesi ile sona erecektir.


b) Paylı Mülkiyet (Müşterek Mülkiyet)

Paylı mülkiyet fiili olarak bölünmemiş tek bir mal üzerinde kurulur ve paylı mülkiyete konu olan mal bir bütün halinde tek bir mülkiyete tabi olur. Paylı mülkiyette her paydaş mülkiyet hakkını payı oranında kullanacak olup, her paydaş soyut bir pay üzerinde diğerlerinden bağımsız olarak tasarruf yetkisine sahiptir.


Miras ortaklığı halinde örneğin bir taşınmazın intikalini gerçekleştirecek olan mirasçılar, tüm mirasçıların veya mirasçı vekillerinin onayı mevcut ise tapuda intikalin paylı mülkiyet esasına göre gerçekleştirilmesini talep edebilirler ya da bu yönde bir mahkeme kararı getirmek suretiyle mirasçılardan yalnızca birisi de intikalin paylı mülkiyet esasına göre gerçekleştirilmesini talep edebilir. Ayrıca, elbirliğiyle mülkiyete konu olan bir malın üzerindeki mülkiyet hakkının paylı mülkiyete çevrilmesi de mahkemeden talep edilebilir.


Ortaklığın Giderilmesi Davasında Paylaşım Yöntemi


Türk Medeni Kanunumuzun 699. Maddesine Göre ortaklığın giderilmesi iki şekilde sağlanabilecektir:


1-Aynen Taksim Suretiyle İzale-i Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi): Taşınır veya taşınmaz malın aynen bölünmesidir. Burada aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilebilmesi için bölünebilir nitelikte bir mal olmasına ihtiyaç vardır. Ancak bölünemeyecek nitelikte olan yahut aynen taksimi halinde büyük bir değer kaybına uğrayacak olan mallar için bu yola başvurulmaz. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamaması halinde taraflardan birinin istemi üzerine hakim öncelikle aynen taksimin mümkün olup olmadığını inceler, aynen taksimin mümkün olması halinde aynen taksime karar verir.


Dava konusu malın aynen taksiminin mümkün olması halinde; mal birbirine denk olacak parçalara ayrılır. Mümkün olduğunda denk bir şekilde ayrılan bu parçalar arasında bir değer farkının ortaya çıkması halinde bu değer farkının ödenmesi istenebilir. Dolayısıyla ortaklığın giderilmesi davasında aynen taksim de talep edilebilir ve hakim aynen taksimin mümkün olduğuna kanaat getirirse aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesine hükmedebilir. Ayrıca özellikle tarım arazilerinin paylaşılmasında bölünemez parsel büyüklükleri de dikkate alınır. Bu anlamda tarım arazilerine ilişkin olarak 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile bu hususa ilişkin idari kararlar, ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkeme nezdinde dikkate alınır. Bu durumlar da aynen taksimin önündeki engellerden bazılarıdır. Dolayısıyla yargılama esnasında aynen taksimin mümkün olmadığına ilişkin birçok hukuki sebep öne sürülebilmektedir.


2-Satış Suretiyle İzale-i Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi): Taşınır veya taşınmaz malın icra yoluyla satılarak bedelinin paydaşlar arasında bölüştürülmesidir. Ortaklığın satış suretiyle giderilmesi de mümkündür. Satış suretiyle ortaklığın giderilmesi, ortaklık konusu malın pazarlık veya açık artırma suretiyle (uygulamada genellikle açık artırma yoluna gidilmektedir) satılarak, satış sonucunda elde edilen satış bedelinin, ortakların payları oranında bölüşülmesi suretiyle olur.


Eğer satış işlemi paydaşlar arasında gerçekleştirilmek isteniyorsa; buna bütün paydaşların rıza göstermesi gerekir. Tüm paydaşların rıza göstermesi halinde mahkeme bu yönde karar verecektir. Eğer paydaşlar arasında bu neviden bir anlaşma yahut rıza söz konusu değilse, tek bir paydaş dahi açık artırmanın paydaşlar arasında yapılmasına rıza göstermiyorsa, satış halka açık bir şekilde pazarlık veya açık artırma yoluyla yapılır, genellikle açık artırma usulü uygulanmaktadır. Satıştan elde edilen para, paydaşlar arasında payları oranında bölüştürülecektir.


Mirasçılar Arasında Ortaklığın Giderilmesi ve Mirasın Paylaştırılması

Mirasçılar arasında mirasın paylaştırılabilmesi için, öncelikle veraset ilamı(mirasçılık belgesi) adındaki belge sulh hukuk mahkemesi veya noterden alınmalı ve veraset ilamında düzenlenmiş olan miras payları oranında paylaşım gerçekleştirilmelidir. Veraset ilamı, diğer adıyla mirasçılık belgesi: Kimlerin mirasçı olduğunu ve mirasçıların her birinin ne kadar miras payı olduğunu ortaya koyan belgedir.


Mirasçılar arasında ortaklığın giderilmesi, ortaklığın giderilmesi davası (TMK 698. maddesi vd. hükümlerinde düzenlenmiş olan izale-i şuyu davası) ya da miras taksim davası (TMK 642. maddesinde düzenlenmiş olan miras paylaşımı davası) yoluyla sağlanabilmektedir. Ayrıca mirasçılar, TMK m.642 gereğince miras paylaşımı talebinde bulunmak yerine TMK m.644 gereğince elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesini de mahkemeden talep edebilecektir.


Ortaklığın giderilmesi davasını, taşınır veya taşınmaz mal üzerinde diğer kişiler ile birlikte iştirak veya müşterek mülkiyet dahilinde mülkiyet hakkı bulunan herkes açabilir. Tüm paydaşların ortaklığın giderilmesi davasında yer alması zorunludur. Ortaklardan veya paydaşlardan birinin ölümü halinde ölenin mirasçıları, ölen kişinin payına da malik olacaklarından dolayı mirasçıların da bu davayı açması mümkündür.


Ortaklığın Giderilmesi Davasında Tarımsal Araziler Sorunu ve Ehil Mirasçılık

Tarımsal arazilerde; 6537 Sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu’na özel bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye göre; mirasa konu olan tarımsal arazilerin mülkiyetinin devir edilmesi esastır. Bu devrin koşulları ise yine kanunla düzenlenmiştir. Mirasçılar eğer tarımsal arazinin devrinde anlaşırlarsa, mülkiyeti devir işlemleri tamamlanır. Eğer tamamlanamazsa; bu durumun kamu kurum veya kuruluşları ile finans kurumları tarafından öğrenilmesi hâlinde, bu kurum veya kuruluşlar tarafından derhâl Bakanlığa mevcut durum bildirilir. Bakanlık tarafından mirasçılara kanun hükmünün uygulanması için üç aylık bir süre verilir. Verilen süreye rağmen devir işleminin yapılamaması halinde, Bakanlık resen veya bildirim üzerine bu tarımsal arazileri istemde bulunan ehil mirasçıya, ehil mirasçı olmaması halinde ise en fazla teklif veren istekli mirasçıya devrini sağlar. Aksi halde ise, üçüncü kişilere satılması için Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açabilir.


Tarım arazilerinde; ifraz, hisselendirme, pay temliki, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi, elbirliği mülkiyetinin devri, paylı mülkiyet olarak intikal, taksim ve vasıf değişikliği işlemleri Bakanlığın izni ile yapılır.


Mirasçılar, miras konusu tarımsal arazinin mülkiyeti hakkında;

a) Mirasçılar, miras konusu tarımsal arazinin, bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumunda birden fazla mirasçıya devrini sağlayabilirler.

b) Mirasçılar, miras konusu tarımsal arazinin, kuracakları aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığına devrini sağlayabilirler.

c) Mirasçılar, miras konusu tarımsal arazinin, mirasçıların tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları ve ilgili kanuni düzenlemelere göre kuracakları limited şirkete devrini sağlayabilirler.

ç) Mirasçılar, mirasa konu tarımsal arazinin mülkiyetinin üçüncü kişilere devrini, kararlaştırabilirler.

Eğer mirasçılar aralarında anlaşma sağlayamazlarsa, mirasçılardan herhangi biri yetkili sulh hukuk mahkemesinde dava açabilir. Bu durumda sulh hukuk hâkimi tarımsal arazi veya yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin;


Kişisel yetenek ve durumları göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen ehil mirasçıya tarımsal gelir değeri üzerinden devrine karar verebilir. Burada ehil mirasçı Bakanlık tarafından çıkarılan Yönetmeliğe göre belirlenir. Birden çok ehil mirasçı olması halinde ise, öncelikle asgari geçimini bu yeter gelirli tarımsal arazilerden sağlayan mirasçıya devrine karar verebilir. Bu durumda bir mirasçı olmaması halinde ise, mirasçılar arasından en yüksek meblağı teklif eden mirasçıya devrine karar verebilir.


Birden fazla ehil mirasçı olması ve bu mirasçıların miras dışı tarımsal arazilere de sahip olmaları halinde, bu mirasçıların mevcut arazilerini yeter gelirli büyüklüğe ulaştırmak veya bu arazilerin ekonomik olarak işletilmesine katkı sağlamak amacıyla hâkim, tarım arazilerinin yeter gelir büyüklüğünü aramaksızın bu mirasçılara devrine karar verebilir


Mirasa konu yeter gelirli tarımsal arazinin kendisine devrini talep eden mirasçı bulunmaması halinde, hâkim bu arazilerin satışına karar verir. Bu suretle yapılacak satış sonucu elde edilen gelir, mirasçılara payları oranında paylaştırılacaktır. Yeter gelirli tarımsal araziler birden çok yeter geliri sağlayan tarımsal arazi büyüklüğüne taksim edilebiliyorsa, sulh hukuk hâkimi bunlardan her birinin mülkiyetinin, mirasçılara ayrı ayrı devrine karar verebilir.


Eğer miras konusu olan tarımsal araziler mirasçılardan birine devredilir ve bu devirden itibaren yirmi yıl içinde bu devredilen tarımsal arazilerden birinin veya birkaçının tarım dışı kullanım sebebiyle değerinde artış meydana gelirse, devir tarihindeki arazinin parasal değeri tarım dışı kullanım izni verilen tarihe göre yeniden hesaplanır. Bulunan değer ile arazinin veya arazilerin yeni değerinin arasındaki fark, diğer mirasçılara payları oranında arazinin mülkiyeti kendisine devredilen mirasçı tarafından ödenir.


Sulh hukuk hakimi, mülkiyetin devrini uygun bulduğu ehil mirasçıya, diğer mirasçıların miras paylarının bedelini mahkeme veznesine depo etmek üzere altı aylık süre verir. Mirasçı tarafından talep edilmesi halinde altı aylık ek bir süre verilebilir. Bu süreler içinde bedel depo edilemezse ve devir hususunda istekli başka bir mirasçı bulunmaması halinde, Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi tarımsal arazinin açık artırmayla satışına karar verir.


Ehil mirasçı tarımsal arazinin kendisine devriyle birlikte, bu araziler için zorunlu olan araç, gereç ve hayvanların mülkiyetinin gerçek değerleri üzerinden kendisine devredilmesini isteyebilir.


Miras konusu yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyen ve buna ehil tek mirasçı olduğu anlaşılan mirasçının, bu konudaki istem hakkı, ölüme bağlı tasarrufla ortadan kaldırılamaz. Burada mirastan çıkarma(ıskat), mirastan yoksunluk ve mirastan feragat hallerine dair hükümler saklıdır. Eğer birden çok mirasçıda devir koşulları bulunuyorsa, kendisine devir yapılacak mirasçı ölüme bağlı tasarrufla belirlenebilir. Belirlenen bu mirasçıya itiraz edilmesi durumunda, ehil mirasçı sulh hukuk hâkimi tarafından belirlenir.


Dal Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak, miras ve ölüme bağlı tasarruf işlemlerinde müvekkillerimizin mağduriyet yaşamaması ve haklarının koruması adına en hızlı çözümü bularak yol gösteriyoruz. Tereke işlemleri, ortaklığın giderilmesi gibi miras hukukuna konu olan başlıca hukuki süreçler Dal Hukuk & Danışmanlık tarafından müvekkilleri adına sıkı sıkıya takip edilmektedir. 

© 2025                                                                                  

Dal Hukuk & Danışmanlık I Av. Kerimhan Dal 

  • LinkedIn
bottom of page