top of page

Uluslararası Ticarette Vesaik Mukabili Ödeme Yöntemi

  • Dal Hukuk
  • 23 Kas
  • 7 dakikada okunur

Uluslararası ticari hayatta kullanılmakta olan temel ödeme yöntemlerinden biri olan, “Vesaik Mukabili Ödeme” yöntemi ihracat veya ithalat konusu emtiayı temsil eden belgelerin (vesaik) teslim alınması esasına dayalı bir ödeme ya da diğer bir deyişle tahsil işlemidir.


Belge karşılığı ödeme” veya Türk hukuku uygulamasındaki adı ile “vesaik mukabili ödeme terim anlamı itibari ile bankanın ithalatçıdan mal bedelini tahsil etmesi ya da gelecek bir tarihte tahsil etmek üzere vadeli bir poliçe düzenlemesi karşılığında, ihracatçı tarafından kendisine verilmiş (tevdi edilmiş) olan belgeleri, malları gümrükten çekebilmesi için ithalatçıya vermesidir. Milletlerarası unsurlu bir ticari ilişki niteliği taşıyan vesaik mukabili ödeme türü, maddi anlamda milli hukukumuzda düzenleme altına alınmamıştır. Maddi olarak milli hukukta düzenlenmemiş olan bir konunun, kanunlar ihtilafı kuralı olarak MÖHUK’da düzenlenmiş olması da beklenemez. Vesaik mukabili ödeme yöntemi, ICC’nin yayınlamış olduğu URC 522 sayılı broşürde belirtilen kurallar çerçevesinde yapılmaktadır.


Mal mukabili ödeme şeklinde, esas itibari ile dört taraf yer almaktadır. İhracat yapan şirket, ithalat yapan şirket, ihracat yapan şirketin bankası ve ithalat yapan şirketin bankası işlem sürecinde yer almaktadır. Bu dört taraf arasındaki iş akışı ise aşağıdaki şekilde gerçekleşmektedir.


ree
  1. İthalatçı şirket ile ihracatçı şirket, bir satış sözleşmesi üzerinde anlaşırlar. Satış sözleşmesi ile taraflar arasında yapılacak olan işlemlerin hukuki çerçevesi düzenlenmiş olur.

  2. Satış sözleşmesine uygun olarak, ithalatçı şirket, bir sipariş formu düzenleyerek ihracatçı şirkete gönderir.

  3. İhracatçı şirket, sipariş formuna uygun olarak malları üretir ya da hazırlar, malların ithalatçı şirketin ülke gümrüğünden rahatça çekilebilmesini sağlayacak olan evraklar ile birlikte ithalatçı şirketin ülkesine gönderir.

  4. İthalatçı şirket, gümrüğe gelen malların fiili ithalatını gerçekleştirir. Bu noktada ihracatçı şirketin işlem ile ilgili yükümlülükleri sona ermiş ve ödeme almaya hak kazanmış olur.

  5. İhracatçı şirket, satış sözleşmesinde belirlenen ödeme koşulları çerçevesinde malın bedelini ithalatçı şirketten tahsil eder.

  6. Mal mukabili ödeme şeklinde, ihracatçı şirketin ve ithalatçı şirketin bankaları sadece mal bedelinin transferi aşamasında kullanılmaktadır.


Bu ödeme yöntemindeki birden çok ve iç içe geçmiş ilişkiler nedeniyle, temel Borçlar Hukuku prensiplerimizden olan “sözleşmelerin nisbiliği” ilkesinin burada farklı bir görünüme büründüğü düşünülebilir. Buna göre, her sözleşme kural olarak, sadece kendi tarafları için haklar ve borçlar doğurmaktadır. Ancak her ne olursa olsun, bu ödeme yönteminin ana unsuru olan temel ilişki, sadece tarafları açısından hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır. Yoksa, tahsil işlemine katılan bankaların, amirden ve muhataptan, doğrudan temel sözleşmeye dayalı bir talepte bulunmaları imkanı yoktur. Vesaik mukabili ödemede, her ne kadar birden fazla taraf bulunsa da, her bir ilişki kendi tarafları açısından haklar ve sorumluluklar meydana getirir. Sözleşmelerin nisbiliği ilkesine aykırı olarak, ilişkilerin farklı taraflara da etkide bulunması söz konusu değildir. Yani sözleşmeye taraf olmayan kişilere etkide bulunması söz konusu değildir.

  1. Amir, kendisi adına bedel tahsilini gerçekleştirmesi için gönderi bankasını görevlendirir. Bu görevlendirme, aynı zamanda yetkilendirmeyi de içerir. Gönderi bankası, yapmış olduğu tüm işlemleri, amir adına ve hesabına yapmaktadır. Amir ile gönderi bankası arasındaki ilişkiye gelince amir, vesaik mukabili ödemenin alacaklısı konumundaki kişisidir. Bu alacağını elde edebilmek amacıyla, kendi tercih edeceği bir bankayı tahsili yapması için görevlendirir. Banka ile yapmış olduğu anlaşmada bankanın görevi, amirin söz konusu uluslararası satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağını, vesaik mukabili ödeme yöntemini kullanarak tahsil edip kendisine teslim etmektir.

  2. Taraflar arasındaki vesaik mukabili ödemenin, kaynaklandığı yer çoğu zaman temel sözleşmedir. Vesaik mukabili ödeme yöntemi, ihracatçı ile ithalatçı arasında yapılan anlaşma uyarınca, ihracatçının malları gümrüğe göndermesi işlemi ile başlar. Malları temsil eden vesaik, ihracatçı tarafından gönderi bankasına; gönderi bankası tarafından da ithalatçıya ulaştırılır. İthalatçının malların bedelini ödemesi ya da ihracatçının düzenlediği poliçeyi kabul etmesi karşılığında, belgeler kendisine teslim edilir. İthalatçı bu belgeler sayesinde malları gümrükten çekme imkânına sahip olur. Vesaik mukabili ödeme işlemi, tarafl arca açık ya da zımni olarak kararlaştırılması ve ulusal hukukun emredici kurallarına aykırı olmaması şartı ile MTO (Milletlerarası Ticaret Odası) tarafından hazırlanan 522 sayılı Broşür çerçevesinde gerçekleştirilir.

  3. Vesaik mukabili ödeme yönteminde, malın mülkiyetini temsil eden taşıma evrakı genellikle alıcının bankası üzerine düzenlenir. Alıcının bankası, römiz mektubunda belirtilen talimatlara uygun olarak, alıcı firmadan mal/hizmet bedelini tahsil ederek, konşimentoyu ve diğer evrakları alıcı firmaya teslim eder. Burada dikkat edilmesi gereken konu, malın mülkiyetini temsil eden konşimentonun alıcı banka tarafından cirolanarak alıcı firmaya teslim edilmesidir. Şayet ciro işlemi yapılmaz ise, alıcı firma malı gümrükten çekemeyecektir. Vesaik mukabili ödeme yönteminde dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da, yükleme evrakı ve malın gümrükten çekilmesi için gerekli olan evrakların yanında, ihracatçı tarafından bir poliçenin gönderilmesidir. İhracatçı firma, iki tip poliçe düzenleyebilmektedir. Birincisi görüldüğünde ödemeli poliçe, ikincisi ise vadeli poliçedir. Görüldüğünde ödemeli poliçe işlemlerinde, ithalatçı firma evrakları teslim alırken poliçe bedelini de ödemektedir. Diğer yandan vadeli poliçe söz konusu ise, ithalatçı firma poliçeyi vadesinde ödeme yapmak şartı ile kabul etmekte ve vadeli poliçe vadesinde tahsil edilebilmesi amacı ile ihracatçı firmaya banka aracılığı ile tekrar geri gönderilmektedir. Vadeli poliçenin işlem gördüğü vesaik mukabili ödeme şeklinde ithalatçı firmaya, ihracatçı firma tarafından açılan bir kredi söz konusudur.


Taraf İradelerine Göre Yetkili Hukukun Tespiti

MÖHUK uyarınca, yetkili hukukun hangisi olacağı konusunda taraflar seçim yapabilirler, bu konuda birçok ülkenin kanunlar ihtilafı kurallarında hüküm vardır. Tarafların hukuk seçimi yapabilmesine “irade muhtariyeti” denir.


Uluslararası ticari bir sözleşmenin tarafları bu sözleşmeye uygulanacak yerel hukukun hangisi olacağı konusunda, açık bir tespiti sözleşmeye koyabilirler. Görüldüğü üzere bu hukukun tespiti, tamamen taraf iradeleriyle olacaktır. Sözleşmenin tarafı olan bireyler, sözleşme yapımında buna uygulanacak hukuk kurallarının tespitini, kendi iradeleriyle beraberce kararlaştırabilirler ya da bir tarafın önerisini diğer taraf kabul edebilir. Dolayısıyla olası uyuşmazlık halinde, vesaik mukabili ödemeye, temel sözleşmede kararlaştırılan ülke hukuku uygulanacaktır.


Objektif Esaslara Göre Yetkili Hukukun Tespiti

Birçok ülkede, uluslararası ticari sözleşmelere uygulanacak hukukun tespiti konusunda taraflara serbesti tanınmıştır. Ancak, bazı ülkelerde bu serbesti kendi yasaları ile sınırlandırılmıştır. Bunun gibi ülkelerde taraflar, sadece sözleşme ile irtibatı bulunan belirli bir hukuk sistemini seçebilirler. Taraflar bir hukuk seçimi yapmamışlarsa MÖHUK gereğince, sözleşmeyle ilgili uyuşmazlıkta başvurulacak hukuk sistemi, o sözleşmeyle sıkı

ilişkili olan hukuktur. Bunun tespitini yaparken, “karakteristik edim” olgusundan yararlanılmaktadır.


Vesaik mukabili ödemeden kaynaklanacak amir ve muhataba ilişkin uyuşmazlıklarda, bunların çözümünde uygulanacak olan hukukun objektif esaslara göre tespitinde, MÖHUK’un 24. maddesi bize yol gösterir. “Sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde uygulanacak hukuk” başlığıyla düzenlenmiş olan maddeye göre, sözleşmedeki karakteristik edimin tespiti gerekir. Yani, sözleşmeyle sıkı ilişki içinde bulunan hukukun tespiti ile bağlama kuralını tespit edebiliriz. Bu maddeye göre incelediğimizde, vesaik mukabili ödeme yönteminde karakteristik edim, gönderi bankasının (ihracatçının bankasının) edimidir. Dolayısıyla, amirin bankası olarak da adlandırabileceğimiz bu bankanın ikametgahının (işyerinin) bulunduğu yer hukuku, sorunların çözümünde uygulanacak hukuk sistemini bize gösterir. Sonuç olarak diyebiliriz ki, taraflarca hukuk seçimi yapılmayan hallerde gönderi bankasının edimi, karakteristik edim kabul edilmeli ve bu bankanın işyeri hukuku, o ilişkiye uygulanması gereken hukuk sistemini göstermelidir.


Vesaik mukabili ithalat ya da ihracat yapılmak amacıyla, taraflar arasında akdedilen uluslararası nitelikli bir satım sözleşmesinden kaynaklanacak uyuşmazlıkta, tarafların uygulanmasını istedikleri hukuku seçebileceklerini söylemiştik. Böyle bir seçim yapılmadığı durumlarda ise, objektif esaslara göre hangi ülke hukukunun uygulanacağı tespit edilecektir. Yargıtay tarafından verilen bir kararda da, aynı sonuca varıldığını görmekteyiz.


“Davacı, davalıların çeşitli satım sözleşmelerindeki edimlerini yerine getirmediklerini ileri sürerek tazminat talep etmiştir. Görüldüğü gibi uyuşmazlık satım sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Alıcı firma yabancı olduğundan öncelikle uyuşmazlığa hangi hukukun uygulanacağı tespit edilmelidir. Konu ile ilgili MÖHUK m.24/1 sözleşmeden doğan borç ilişkilerinin tarafların açık olarak seçtikleri kanuna tabi olacağı hükme bağlanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmelerde açıkça bir hukuk seçimi yapılmamıştır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığa borcun ifa yeri hukuku, borcun ifa yerinin birden fazla olması halinde de borç ilişkisinin ağırlığını teşkil eden edimin ifa yeri hukuku uygulanacaktır (MÖHUK md. 24/ 2). Sözleşmelerde ifa yeri Almanya olarak belirlendiğinden Alman hukukunun uygulanması gerekir. Bu durumda mahkemece uyuşmazlıkla ilgili Alman hukukunun tespiti için Ankara veya İstanbul’dan talimatla seçilecek uzman bilirkişiden rapor alındıktan sonra davacı tarafın talepte haklı olup olmadığı üzerinde durularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.”(19. HD. 1996/ 5532 E. 1997/ 604, K. 30.1.1997 T.)


Bankalar Arasındaki İlişkiye Uygulanacak Yetkili Hukukun Tespiti

Amir ve muhatap, vesaik mukabili ödemeye aracılık edecek bankalar arasındaki olası uyuşmazlıkların, hangi hukuka tabi olacaklarına ilişkin bir tespit yapamazlar. Hangi bankaların bu işleme katılacağını başta bilmiyor olabilirler. Ancak hangi bankaların aracı olabileceği konusunda en başta tespit yapmak mümkün olsa bile, kendilerinin doğrudan katılmadıkları ilişkiye yönelik, bir hukuk seçimi yapmış olmaları da bankaları ve mahkemeyi

bağlamayacaktır.


Gönderi bankası, tamamen amirin hesabına ve onun adına olacak şekilde, ibraz ve tahsil bankası seçimi yapıp, onları görevlendirebilir. Bu durumda tüm sorumluluk, yine amirdedir. Yani olası problemlerde amir, gönderi bankasını bu seçimlerinden dolayı sorumlu tutamayacaktır ve sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukuk uygulanacaktır.


Tarafların Ehliyetine Uygulanacak Hukuk

Uluslararası ticari sözleşmenin, tarafları açısından hak ve borçlar doğurup hüküm ifade edebilmesi için, tarafların öncelikle sözleşme yapabilme ehliyetine sahip olması gereklidir. Uluslararası ticaretin temelini, tarafların yapmış oldukları sözleşmeler oluşturmaktadır. Sözleşme yapma ehliyeti olmayan veya kısıtlanmış olanlar arasında yapılmış sözleşmeler geçerli değildir, tarafları bağlamaz. Sözleşme müzakereleri sırasında, tarafların sözleşme yapma ehliyetlerinin ve yetkilerinin olup olmadığının, iyi bir şekilde araştırılması gereklidir. Doğal olarak bu araştırma yapılırken, sözleşmenin tarafı olan şahsın bulunduğu ülke hukukundaki durumu incelenmelidir. bir satış sözleşmesinde, tarafların ehliyeti konusunda URC 522’de açık bir düzenleme yoktur. Bu konuda başvurabileceğimiz kurallar, kanunlar ihtilafı kurallarıdır. Türk hukuku açısından, MÖHUK’da yer almaktadır.Buna göre MÖHUK. md. 9’da “hak ve fiil ehliyeti ilgilinin milli hukukuna tabidir.” hükmü yer almaktadır. O halde vesaik mukabili ödemenin taraflarının, ehliyetlerinin olup olmadığı ilgilinin kendi milli hukukuna göre olacaktır. Kural bu olmakla beraber, kişi kendi hukukuna göre ehliyetsiz olsa bile, işlemin yapıldığı ülkenin hukukuna göre ehil sayılmakta ise, yapılmış olan sözleşme ile bağlı sayılmaktadır.


Sebepsiz Zenginleşmeye Uygulanacak Hukuk

Vesaik mukabili ödeme yöntemi kullanılarak yapılan, uluslararası ticari satımda, kimi zaman sebepsiz zenginleşme oluşturan durumların ortaya çıkabileceği açıktır. Temel ilişkinin yokluğu durumunda ödeme yapılması veya ödenmeksizin emtianın teslim alınması, uygun olmayan belgelere karşılık ödeme yapılması, muhatap veya bankası tarafından hata sonucunda ödeme yapılması, vesaik mukabili ödeme talimatının geçersizliği, hakkın kötüye kullanımı, belgelerin teslimi sonrasında ödemenin yapılmaması, ehliyetsiz olan muhatabın bu durumu bilinmeden ödeme alınmaksızın emtianın teslimi.


Bu şekilde ortaya çıkabilecek sebepsiz zenginleşme halleri sonucunda, sebepsiz olarak zenginleşen bu zenginleşmeyi iade etmekle yükümlü olabilecektir. Amir ile muhatap arasındaki alım satım sözleşmesinin geçersizliğine rağmen, her iki taraftan birinin, diğerinin aleyhine malvarlığında meydana gelebilecek zenginleşmenin iadesi, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak talep edilebilir. Burada, geçersiz bir sebebe dayanılarak yapılan ödemenin, ya da ifanın iadesi söz konusudur.


Uluslararası özel hukuk bağlamında ise, MÖHUK md. 39 sebepsiz zenginleşme başlığıyla, bu konuyu düzenlemiştir. Buna göre, bir tarafın mal varlığında, sebepsiz zenginleşme varsa, taraflar arasındaki hukuki ilişkiye uygulanacak hukuk sistemindeki kurallar çerçevesinde çözümlenecektir. Söz konusu zenginleşme, taraflar arasındaki bir hukuki ilişkiye dayanmıyorsa, sebepsiz zenginleşme nedeniyle yöneltilecek talebe, yer zenginleşmenin gerçekleştiği ülkenin hukuk sistemine göre bakılacaktır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, sebepsiz zenginleşmeye dayalı taleplere uygulanacak hukukun, taraflarca belirlenebileceği de düzenlenmiştir. Bu seçimin açık şekilde yapılması şarttır. Başka bir deyişle karşılaştırmalı hukukta, sebepsiz zenginleşmeye uygulanacak hukukun, zenginleşme yeri hukuku, hukuki ilişkiye uygulanacak hukuk, fakirleşenin hukuku, zenginleşenin ikametgahı hukuku şeklinde tespit edildiği görülmektedir. Somut olayın özellikleri doğrultusunda, yukarıdaki kriterler uyarınca hukuk tespiti yapılacaktır.


© 2025                                                                                  

Dal Hukuk & Danışmanlık I Av. Kerimhan Dal 

  • LinkedIn
bottom of page